Spor yazarı Ercan Güven, Milliyet gazetesinde yayımlanan köşe yazısında, futbol maçlarının öğleden sonraya alınmasına çalışılmasına neden olduğunu düşündüğü şiddet olaylarını engelleme girişimlerinde, sporun paydaşlarının üzerine düşenlere değindi.
İşte, 'Ters Köşe' adlı köşe için kaleme alınan o yazı:
"Maçlar gündüz oynanırsa yayın ve reklam gelirlerinin düşeceği futboldaki “bol keseden” devrin sona ereceği kesin de... Acaba “futbol terörü azalır mı hayali” muhtaç ediyor böyle önlemlere.
Deneme yanılma metodu yani!.. Ne kadar acıklı bir durumdayız değil mi? Ne kadar çaresiz. Kimse gelmesin, olay çıkmasın diye maç saatlerinden medet ummaktayız. Sahi, Hayırsız Ada’ya niye stat yapılmıyor. Kimse etrafta olay çıkaramaz. Çıkarsa da kaçamaz.
Önlem almakta müthişiz. Ama hep “yama” önlemler... O gün o anda durumu kurtaracak tedbirler. Doğru dürüst “teşhis” olmayınca veya teşhis edilen hastalıkla savaşacak beceri/birikim olmayınca “semptom gidermekle, ağrı kesici ilaçla, muskayla” günü kurtarma girişimleri. Bilin ki, saklanarak kurtulamazsınız futbol teröründen. Kaba güçle durdurmaya çalışarak da kurtulamazsınız.
Bir benzerini Gezi Parkı eylemlerinde yaptı devlet... Ne polisin imajı kaldı ne de sokaklarda güvenlik. Gençleri polisten kurtaracak önlemler aranıyor şimdi. Çünkü asıl sebebi anlamak ve o sebepleri ortadan kaldırmaya kimsenin paçası sıkmadı... Sonucun üstüne gittiler, sonuç ortada.
Açık söylüyorum; futboldaki terörün sebebi “koşullanmış“ nesillerdir. “Futbol deşarj olma yeridir, rakiplerin yok edilmesi gerekir” diye beyinleri yıkana yıkana büyümüş insanlar ve büyüyecek çocuklar. Kim yaptı bunu? Yöneticiler, fırsatçılar, medya ve siyasetçiler... Onlar yapmaya devam edecek, siz çıkan olaylara çare bulacaksınız ha?..
Bir haftadan beri Türkiye değişti beyler. Kulüpler Birliği masasına bunun farkında olarak oturuyor musunuz onu söyleyin bana!.. Elbette “gündüz maçları kasamızdan ne eksiltir“i konuşacaksınız...
Peki, “otoriteden, emir almaktan, ne yapacağına karışılmasından ve sert tavırlardan” bıktığını her sokakta haykıran halkı anlayıp onu da konuşacak mısınız? “Olmuyor böyle” diyecek misiniz? “Biz ne yapabiliriz insanları çatışmadan korumak için” sorusunu soracak mısınız kendinize futboldaki terörün en büyük paydaşları olarak. “Hayır”sa, boşuna toplanmasın Kulüpler Birliği. Sebeplere değil sonuçlara pansumanı yemiyor vatandaş.
İşte sizin bildiğiniz yöntemle “önlem alınmış Türkiye sokakları”. Bu da ders olmuyorsa... Gidecek o yöneticiler, yerlerine insan onurunu, kardeşliğini, akıl ve beden sağlığını korumak için puandan, şampiyonluktan fedakarlık edebilecek insanlar gelecek. Bu biiir.
İkincisi ve asıl yapılması gereken maç saatleriyle oynayarak futbol teröründen sakınmak değil, futbolun oyun olduğu bilincindeki nesillere yol vermek. Bugün ilkokuldaki çocuklardan başlayarak anlatacaksınız tek tek. Hepsini bir şekilde faal sporcu yapacaksınız ki, sporun mana ve ehemmiyetini kavrasınlar.
Sonra maçları isterseniz sabah ezanında oynatın, hem tribünler dolar hem de keyif haline gelir olay. Kime söylüyoruz bunları? Hey... Orada kimse var mı?"
İşte, 'Ters Köşe' adlı köşe için kaleme alınan o yazı:
"Maçlar gündüz oynanırsa yayın ve reklam gelirlerinin düşeceği futboldaki “bol keseden” devrin sona ereceği kesin de... Acaba “futbol terörü azalır mı hayali” muhtaç ediyor böyle önlemlere.
Deneme yanılma metodu yani!.. Ne kadar acıklı bir durumdayız değil mi? Ne kadar çaresiz. Kimse gelmesin, olay çıkmasın diye maç saatlerinden medet ummaktayız. Sahi, Hayırsız Ada’ya niye stat yapılmıyor. Kimse etrafta olay çıkaramaz. Çıkarsa da kaçamaz.
Önlem almakta müthişiz. Ama hep “yama” önlemler... O gün o anda durumu kurtaracak tedbirler. Doğru dürüst “teşhis” olmayınca veya teşhis edilen hastalıkla savaşacak beceri/birikim olmayınca “semptom gidermekle, ağrı kesici ilaçla, muskayla” günü kurtarma girişimleri. Bilin ki, saklanarak kurtulamazsınız futbol teröründen. Kaba güçle durdurmaya çalışarak da kurtulamazsınız.
Bir benzerini Gezi Parkı eylemlerinde yaptı devlet... Ne polisin imajı kaldı ne de sokaklarda güvenlik. Gençleri polisten kurtaracak önlemler aranıyor şimdi. Çünkü asıl sebebi anlamak ve o sebepleri ortadan kaldırmaya kimsenin paçası sıkmadı... Sonucun üstüne gittiler, sonuç ortada.
Açık söylüyorum; futboldaki terörün sebebi “koşullanmış“ nesillerdir. “Futbol deşarj olma yeridir, rakiplerin yok edilmesi gerekir” diye beyinleri yıkana yıkana büyümüş insanlar ve büyüyecek çocuklar. Kim yaptı bunu? Yöneticiler, fırsatçılar, medya ve siyasetçiler... Onlar yapmaya devam edecek, siz çıkan olaylara çare bulacaksınız ha?..
Bir haftadan beri Türkiye değişti beyler. Kulüpler Birliği masasına bunun farkında olarak oturuyor musunuz onu söyleyin bana!.. Elbette “gündüz maçları kasamızdan ne eksiltir“i konuşacaksınız...
Peki, “otoriteden, emir almaktan, ne yapacağına karışılmasından ve sert tavırlardan” bıktığını her sokakta haykıran halkı anlayıp onu da konuşacak mısınız? “Olmuyor böyle” diyecek misiniz? “Biz ne yapabiliriz insanları çatışmadan korumak için” sorusunu soracak mısınız kendinize futboldaki terörün en büyük paydaşları olarak. “Hayır”sa, boşuna toplanmasın Kulüpler Birliği. Sebeplere değil sonuçlara pansumanı yemiyor vatandaş.
İşte sizin bildiğiniz yöntemle “önlem alınmış Türkiye sokakları”. Bu da ders olmuyorsa... Gidecek o yöneticiler, yerlerine insan onurunu, kardeşliğini, akıl ve beden sağlığını korumak için puandan, şampiyonluktan fedakarlık edebilecek insanlar gelecek. Bu biiir.
İkincisi ve asıl yapılması gereken maç saatleriyle oynayarak futbol teröründen sakınmak değil, futbolun oyun olduğu bilincindeki nesillere yol vermek. Bugün ilkokuldaki çocuklardan başlayarak anlatacaksınız tek tek. Hepsini bir şekilde faal sporcu yapacaksınız ki, sporun mana ve ehemmiyetini kavrasınlar.
Sonra maçları isterseniz sabah ezanında oynatın, hem tribünler dolar hem de keyif haline gelir olay. Kime söylüyoruz bunları? Hey... Orada kimse var mı?"
GÜNÜN İLGİ ÇEKEN VİDEOSU
