Aslı yok yaylasında
1500 koyunum var!

Fenerbahçe sanki dünya şampiyonu... Rijkaard'ı kovun, Arda'ya vurun!...

Haber; Sporx.com Yazarlar
Sporx'e ücretsiz abone ol,ilk bilen sen ol!
Aslı yok yaylasında
1500 koyunum var!
Klavye okları ile sonraki ya da önceki habere geçebilirsiniz.
06 Ekim 2009 16:50
Galatasaray Ankaragücü’ne 3-0 yenildi...
Hikmet Karaman Galatasaray’ın arkasına dolanarak Amerika’yı yeniden keşfetti!
Ne büyük iş!
Fenerbahçe Saraçoğlu’nda Gençlerbirliği’ni 3-0 yendi, 8’de 8 yaptı...
Yenilmeyen bir tek Fener kaldı...
Muazzam bir şey!...
Muhteşem...

Fenerbahçe sanki dünya şampiyonu...
Galatasaray’da önlenemez düşüş var!
O halde vakit kaybetmeden;
Rijkaard’ı kovun, Arda’ya vurun!...

Oysa Fenerbahçe evinde Twente’ye yenilmiş,
Gruptan çıkması tehlikede...
Moldovalı Sheriff’i de orada ancak tek golle yenmiş.
Golü de Alex atmış!
İlah!
Fenerbahçe iyi silah!

Galatasaray'
Galatasaray kelek!
Ankaragücü’ne yenilmiş...
Ama Galatasaray Avrupa’da Grup lideri.
Panathinaikos’u da Yunan’da yenmiş...
Şansına olmuş!
Gör bak tokadı nasıl yiyecek!
Galatasaray tokadı yiyince de birileri kına yakacak!


Haydin oradan gafiller!
Oturduğunuz yerden ahkam kesenler!
Futbol sizin anlayamayacağınız kadar basit bir iş!
Çünkü içinde şeytanlık yok!
Saf bir spor...

İşe bakın,
Vitesi attım ben de hızlandım...
Sakinleşip devam edelim;

Beşiktaş hep zor zahmet. Galip geldi nihayet...
Tribünler harp meydanı...
Milli Takım sırat köprüsünde...
Hakemler Allahlık!
Ankaraspor ne olacak'

Bunların hepsini bir tarafa bırakıyoruz;
İlle de ezeli rekabet!
Fener mükemmel, Galatalılar bitik.

Varsa yoksa istatistik!...
Bir daha çok yemiş,
Öteki daha çok hesap ödemiş...
Ahmet’in kılı 3 kere Mehmet’inki 7 kere dönmüş!
Manzara bu!



Eşeğin önüne ot koymak işte buna denir!
Eşeğin önüne ot koymak işte buna denir!
Son birkaç haftada yaşananlarla futbol ahlakımız ve de anlayışımız iyice dibe vurdu!
Zaten palavrayla gün geçiriyorduk şimdi daha da geçirir olduk.
Aslı yok yaylasında bin beş yüz koyunum var diye diye öldük, bittik, eridik.
Elin oğlu bizi ezdi geçti daha umudumuz bitmedi dedik...
Her yediğimiz tokattan sonra ‘eşeğin önüne ot’ koyduk...
Beş parasızken gırtlağa kadar borçlara girdik...
Yabancı hoca aldık parasını ödemeden kovduk!
Yerli hocaya taptık, dibe vurduk, maaşına zam yaptık!
Kişilerin esiri olduk...
Hesap sormadık!
Alex’le Elano’yu....
Metin Oktay’la gol krallarını...
ManU’yla Fener’i kıyaslar olduk...
Yüz yılı aşkın futbolumuzda tek UEFA Kupamız varken
Galatasaray’ı da yerden yere vurduk!...
Ayıbın da bir sınırı var ama...



Son moda; İstatistik!
Kuş beyinliler ülkesinde medya patronluğuna soyunsan yapacağın sadece şu olmalıdır;
Aklına ne gelirse onun istatistiğini tutmak!
Ver üç kuruşu birinin eline oturt internetin başına...
İndir babam indir!
Yaz babam yaz...

Dünya böyle kofti istatistiklere değer vermez ama biz bayılırız koftiden fiyakaya...
90 dakikaya en çok ne kadar gol sığar'
Rekor İtalya’da... Bir maçta 1487 gol.
(Kimse İtalya futbolda kısır ülkedir orada bu rekor kırılmaz dahi demez!)

Bir hakemin düdüğünde kaç leblebi vardır'
En fazla leblebi Çorum’daki bir maçta kullanılmış ve o küçücük düdüğe tam bir kilo leblebi konmuştur. Toz halinde!...
Üst üste en fazla maçı hangi takım kazanmıştır'
Amerika’da Mcspor, Etiyopya’da Ababasspor, Arap Emirlikleri’nde ElFettah. Hepsi de
147’de 147 yapmışlardır. Çünkü oralarda futbol yoktur!
Kendi liginde hiç yenilmeden 8’de 8 yapmış bir Avrupa takımı Avrupa’da ne yapmıştır'
Kendi sahasında Twente’ye yenilmiştir ama o istatistiklere girmez!
Lincoln’den ağzı yanan takım akıllanmış mıdır'

Hayır, Elano’yu almıştır. Diğer istatistikler de göstermiştir ki bu takıma bir zamanlar ayağı nasırlı İorfa’yla halı sahadan Carrusca da gelmiştir.
2000’de UEFA Kupası alan ve 2005’de ön elemeye kalıp isimsiz bir takıma elenen kaç takım vardır'
Galatasaray. Tromsö’ye...
(İstatistiklerde böylebir  başka sonuç yoktur!)

Bunları yaza yaza...
Bunlara inanan inana...
Bunlar için birbirimizle tartışa tartışa bu günlere geldik!
Ayak topu futbol gerçekten ayağa düştü!

Her maç sonrası tribünleri savaş alanına çevirdik,
Canlar verdik, canlar aldık!
Elbirliğiyle futbolun içine ettik!

Elimizde kalan tek şey kofti istatistikler oldu!

Son isyan satırları da şunlar
Futbolcu olmasaymış bir baltaya zor sap olacaklar futbolu bıraktıktan sonra yazar oluyorsa...
Futbol topunu bostanda karpuz sananlar yıllardır bıkmadan usanmadan türlü hakaret ve tahkirle her gelen antrenörü üç günde ipe çekiyorsa...
Futbolun kavga değil sadece bir spor olduğunu kavrayamayanlar hep konuşuyorsa...
Futbolu yönetenler siyasete aletse...
Reyting tetikçileri sahnedeyse...
Padişahım çok yaşa demeyenler, bir tarikata üye olmayanlar, sırtını kalın yere yaslamayanlar bir anda yok oluyorsa...
Neyleyim ben bu futbol kervanını...
Neyleyim ben bu kervandan çıkacak futbolu!
Çift hörgüçlü deve olduk çıktık işin içinden!

Biri de çıkıp;
‘Yahu futbol bu kervanın neresinde’ demez mi be birader'
Bağışlayın beni ama içimden geldi ortamla dalga geçmek istedim.
Gerçekler dururken futbolun palavrayla gün geçirmesini içime sindiremedim.

Futbol nedir biz futbol dünyasının neresindeyiz'
Konu o kadar geniş ki, bu mantık silsilesinin içinde sörf yaparken sapmalarım olursa lütfen affediniz... Ayrıca genellemenin içinde kendini bilen, futbolu bilen, mümtaz, maruf ve de saygın birçok gazeteci dostumu da tenzih ederim. Onlar bu garabetin (garipliğin) dışındadırlar...

Birkaç temel mantık üzerine soru cevap fikir yürüteceğim.
Sizlere uymuyorsa maille cevap da verebilirsiniz.

Futbol nedir'
Biz Türklerin çözemediği, acımasız rekabet sandığımız ve aşama yapmak için yabanı hoca ve oyuncu getirdiğimiz ama asla onlara inanmayarak kellerini koparmaya çalıştığımız bir oyun.

Futbolda yabancı hoca niye alınır'
Çağdaş dünyayı yakalamak için. O zaman demek ki bizim futbolda öğrenmemiz gereken şeyler var.

Spor yazarları yabancı hocaları neden daha altı ayı dolmadan acımasızca eleştirir'
Aşağılık kompleksleri olduğundan. Yerli hocaları da pek eleştiremediğinden... Şu da bilinen bir gerçektir; medya erbabının çoğu ya futbol oynamak, ya hoca olmak istemiştir, olamayınca da kaleme sarılmış (yabancı hocalara göre daha kıt bilgilerle) bu arzularını aşağılayıcı bir dille tatmin eder olmuştur. Futbol geniş kitlelere hitap ettiği için de popüler olmak uğruna ortaya ulu orta görüşler de atarak dikkat çekmek istemişlerdir.

Oynarken medyadan yaka silken futbolcular neden futbolu bırakır bırakmaz yazar-yorumcu olurlar.'
Az gelişmiş ülkelerde ünlü kişilere hayranlık çoktur. Spor kamuoyu onları yeteneklerinden ötürü baş tacı etmiştir. Onları medyada kullanmak da medya patronları için bir tiraj-reyting unsurudur. Ancak yazar-yorumculuk futbol oynamak değildir. Bilgi birikimi ve düşünceyi ifade becerisi herkeste olmadığı gibi futbolcuda daha da azdır.

Bu yargım haksızlık değildir, yıllardır onlarla iç içe oluş ve maç sonraları verdikleri beyanatlarla ispatlıdır. Akım derken bokum diyenler Türk medyasına ve spor kamuoyuna bir değer katmaz. Aksine taraftarlığı körükler. Nitekim seki takımlarına hıncı olanlar bunları çok acımasızca ortaya koymuşlardır bile!

Gazetecilik mesleği neden saygınlığını kaybetti. Niye güven yitirdi. ‘İ... basın bunu da yazın’ sloganı nerden çıktı'
Gazete patronları bir zamanlar meslek erbabıydı... Hepsi gazetecilikten gelme gazete patronuydu. Mesleğin saygınlığını korudular. Emek onlarındı çünkü. Ne zaman ki ‘ticaret erbabı’ isimler gazete patronu oldu iş değişti.

Patron yakınları yazar oldu, yorumcu oldu. ‘Sahibinin sesi’ çoğaldı. Yandaşlar bulundu ki medya baskısıyla iş bitirilsin. Gazetecilik ‘rant’a dönüştü. Oysa gazeteci tarafsız ve dürüst haber kaynağı olarak ve toplumu eğitmek adına işlev görmekteydi. Menfaatler çakışınca ortaya amorf bir durum, yalan dolan, tiraj ve reyting uğruna seviye kaybıyla birlikte, işte o slogan çıktı ‘İ... basın bunu da yazın.’ Gazeteciliğin itibarı bitti.

TSYD ne yapıyor. Hariçten gelip gazeteci olup(!) köşe kapanlara tvlerde koltuk kapanlara bir yaptırımı yok mu' Çünkü onlar gelince yıllarını mesleğe vermiş saygın ve işinin ehli  gazeteciler açıkta kalmıyor mu'
İşte işin püf tarafı budur. TSYD bu görevi ne yazık ki üstlenemiyor. Patronlara teslimiyet var. Onun için de gazetecilik irtifa kaybetti. Öyle ki gazetecinin haberi, yazdıkları, söylemleri doğru da olsa bir takım çevreyi rahatsız etti mi (Kulüp başkanları, lobisi kuvvetli hocalar, arkası sağlam kimseler) derhal patrona ulaşıp o gazeteciyi işinden attırıyor. O zaman da futbolda doğruları söyleyenler değil, göz boyayanlar sahnede kalıyor! Bunları yaşıyoruz...

Bu soruları daha fazla uzatmıyorum.
Umarım, sizlere fikir vermiştir.
Zira bunları yazmadan Türk futbolunun bugünkü halini anlatmam mümkün değildir.

Hafızanızı bir yoklayın bakalım
Türk futbolu için;
Ceza aldığımız İsviçre maçı, Euro 2008’den sonrası ve bugün gruptan çıkıp-çıkmamanın belirsizliği üzerine hiç panel yapıldı mı'
Sabahlara kadar ‘Kaynana Semra’ için yayın yapan tvler neden ‘Türk futbolu nereye gidiyor’ diye bir açık oturum yapmadı'
Yapmaz, yapamaz....
Çünkü gerçekler ortaya çıkar, bazıları rahatsız olur!
Bu ortama boyun eğdin mi futbolun da bir yere varmaz!

Türk futbolunun yücelmesi için önce düşüncede devrim gerek!
Yeteneğimiz bol ama kafamız hala örümcekli...
İstatistiklerle...
Siz beni 26. haftada görünlerle...
Bu MHK ve hakemlerle...
Ankaraspor’a hala çözüm getirememekle...
Daum’un İstiklal Marşımızı söylüyor gibilerden mırıldanmasıyla...
İspanyolları iki maçta da yeneriz dünya sallanır demelerle...
Servet ve Gökhan’la milli savunma göbeği yaratmakla...
Aurelio’yu T.C.leştirmekle bu işler olmaz!
Hani nerde Aurelio'
Hani nerde millilerimiz'

Bakın son haftanın dikkat çeken olaylarına giremeden yazı uzadı.
Bir süre bunları peş peşe yazmaya devam edeceğim...


Yarınlarda;
Fenerbahçe ve Alex...
Hatalı Rijkaard mı, haklı Daum mu'
Arda yoruldu mu'
Beşiktaş ne yapacak'
Başarısız takımda hoca göndermek çözüm mü'
Başarısız başkanları  hanımları kurtarabilir mi'
Tribün terörü nedendir'
Biter mi'

Futbol nedir'
Takım oyunu mu, bireysel yetenek mi'
Futbol söylem mi eylem mi'
Futbolda temel mantık ne olmalıdır'

Galatasaray iyi takım mı'
Fenerbahçe daha mı iyi'
Neye göre iyi neye göre kötü'
Kriterler ne olmalıdır'

Hepsini tartışmaya açarak yazacağım...
Her salı olduğu gibi bu gece de yine 23.30’da CINE5’teyim...
Ben, Selçuk Yula ve Sanlı Kaptan.
Erhan Köknar’ın yönetiminde olayları tartışacağız!
GÜNÜN İLGİ ÇEKEN VİDEOSU
Tümü
 Reklam